Devamsızlığın temadi ettiği durumlarda iş verenin fesih hakkı da devam eder. Fesih süresi feshe yetkili makama bildirilmeden itibaren başlar.

22. Hukuk Dairesi         2017/43978 E.  ,  2017/28477 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili: davacının piknik alanlarının giriş çıkış sorumlusu olarak çalıştığını, taşeron şirketinin işçisi olduğunu, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağı, fazla mesai alacağı, hafta tatili ücret alacağı, ulusal bayram ve genel tatil günleri alacağını talep etmiştir.
Davalı vekili, ücret alacaklarının zamanaşımına uğradığını, idarenin ihale makamı olduğunu, davacının nöbete gelmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre , yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İş sözleşmesinin, işçinin işyerine devamsızlıkta bulunması nedeniyle işverence haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 II-(g) bendinde, “işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi” halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu kurala bağlanmıştır.
İşverenin ücretli ya da ücretsiz olarak izin verdiği bir işçinin izin süresince işyerine gitmesi beklenemeyeceğinden, bu durumda bir devamsızlıktan söz edilemez. Ancak yıllık izin zamanını belirlemek işverenin yönetim hakkı kapsamında olduğundan, işçinin kendiliğinden ayrılması söz konusu olmaz. İşçinin yıllık iznini kullandığını belirterek işyerine gelmemesi, işverence izinli sayılmadığı sürece devamsızlık halini oluşturur.
İşçinin işe devamsızlığı, her durumda işverene haklı fesih imkanı vermemektedir. Devamsızlığın haklı bir nedene dayanması halinde işverenin derhal ve haklı nedenle fesih imkanı bulunmamaktadır.İşçinin hastalığı, aile fertlerinden birinin ya da yakınlarının ölümü veya hastalığı, işçinin tanıklık ve bilirkişilik yapması gibi haller, işe devamsızlığı haklı kılan nedenlerdir. Mazeretin ispatı noktasında, sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece özel sağlık kuruluşlarından alınan raporlara da değer verilmelidir.
Devamsızlık süresi, ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü ya da bir ayda üç işgünü olmadıkça, işverenin haklı fesih imkanı yoktur. Belirtilen iş günlerinde hiç çalışmamış olunması gerekir. Devamsızlık saatlerinin toplanması suretiyle belli bir gün sayısına ulaşılmasıyla işverenin haklı fesih imkanı doğmaz.
Devamsızlık, işçinin işine devam etmemesi halidir. İşyerine gittiği halde iş görme borcunu ifaya hiç başlamayan bir işçi devamsızlıkta bulunmuş sayılmamalıdır. İşçinin yapmakla yükümlü olduğu ödevleri hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi ayrı bir fesih nedeni olup, bu durumda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II- h bendi uyarınca değerlendirme yapılmalıdır.
Somut olayda; davalı davacının iş akdinin devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshedildiğini iddia etmektedir. Mahkemece feshin 6 iş günü içerisinde yapılmadığı gerekçesiyle haklı nedenle fesih olmadığına karar verilmiştir. Davacı 06/05/2010-08/05/2010-13/05/2010 tarihlerinde ve bu tarihten 31/05/2010 tarihine kadar işe mazeretsiz olarak gelmemiştir. 31/05/2010 da işveren tarafından iş akdi haklı nedenle feshedilmiştir. Davacı mazeretsiz olarak işe gelmemeye devam etmiştir. Devamsızlığın temadi ettiği durumlarda iş verenin fesih hakkı da devam eder. Fesih süresi feshe yetkili makama bildirilmeden itibaren başlar. Davacı 31.05.2010 tarihine kadar mazeretsiz olarak işe gelmemiş olup, devamsızlık temadi etmiştir. 31.05.2010 tarihi itibariyle davacının iş akdi feshedilmiş olduğundan 6 iş günlük süre içinde yapılan fesih haklıdır. Bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatının reddi gerekirken kabulü hatalı olmuştur.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile … Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
İçermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulunun – 2007/14-778 esas, 2007/611 karar, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 esas, 2008/7142 karar sayılı ilamı).
Somut olayda, Mahkemece “Yıllık izin ücreti, Fazla mesai ücreti, Hafta tatili ücreti ve Ulusal Bayram ve Genel Tatil ücreti” bakımından ilk kararda hüküm kurulmasına rağmen bozma sonrası bu alacaklar bozma kapsamı dışında bulunduğundan herhangi bir hüküm kurulmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22/02/2012 tarih, 2012/13-747 esas, 2012/84 karar sayılı ilamında ve Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği gibi, Yargıtayca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirir. Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar 6100 sayılı Kanun’un 297. maddesine uygun olmalıdır.
Mahkemece, yukarıdaki kanuni düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmaksızın, bozma sebebi yapılmayan yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günleri alacakları bakımından ilk mahkeme kararının aksine hiç hüküm kurulmaması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, 12/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

2018-06-06T06:58:02+00:00