Temsil Yetkisi Olmayan Yönetim Kurulu Üyesi Anonim Şirket Ortaklarının Kamu Borçlarına Karşı Sorumlu Olmadığı

Danıştay 9. Dairesi

Esas No : 2014 / 8458    Karar No : 2017/7016

Özet : Temsil ve ilzama yetkili olmayan Anonim Şirket Yönetim Kurulu üyesinin şirketten tahsil edilemeyen vergi alacağı için takip edilemeyeceği.

 

İstemin Özeti: … ……… Boya San. ve Tic. A.Ş’ne ait kamu alacağının tahsili için kanuni temsilci sıfatıyla davacıya ait üç adet motorlu taşıt üzerine uygulanan haczin kaldırılması istemiyle açılan davanın reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararının; dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir.

Karar: Uyuşmazlıkta, … ….. Boya San. ve Tic. A.Ş’ne ait kamu alacağının tahsili için yönetim kurulu üyesi olan davacının üç adet motorlu taşıtın üzerine uygulanan haczin kaldırılması istemiyle açılan davayı:

25.07.2005 tarihinde …… Boya San ve Tic A.Ş’nin yönetim kurulu başkanlığına …’nın, yönetim kurulu üyeliklerine ise davacı … ile …’in 3 yıllık süreyle seçildiği, bu durumun 28.07.2005 tarihinde yayımlanan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği, ilanda …’nın münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı belirtilmekte ise de, idari yönden yapılabilecek olan görev paylaşımının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinin kanuni temsilcilere yüklediği vergisel yükümlülükler bakımından geçerli olamayacağı ve amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağına ilişkin kanun hükmü dikkate alındığında davalı idarece, anılan şirketin davacının şirket hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olmasından önceki muhtelif vergi borçlarının şirketten tahsil edilemediğinden bahisle şirket adına kayıtlı mal varlığının araştırılarak borcu karşılayacak yeterli malının bulunmadığının anlaşılması üzerine, yönetim kurulu üyesi ve kanuni temsilci sıfatından dolayı davacı adına kayıtlı araçların haczi yolunda tesis edilen işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde “tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıfların ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, maddenin ikinci fıkrasında da birinci fıkrada yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının malvarlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı belirtilmiştir.

Diğer yandan, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemlerde yürürlükte olan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesinde anonim şirketlerin, idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağı,

  1. maddesinde, esas mukavelelerde idare ve temsil işleri idare meclisi üyeleri arasında paylaştırılabileceği gibi üyelerden birine şirketi temsil yetkisinin verilebileceği,
  2. maddesinde ise, temsile yetkili olanların şirketin maksat ve mevzuuna giren her türlü işlemleri şirket adına yapmak hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verildikten sonra, 336. maddesinin son fıkrası ile de, temsil yetkisinin idare meclisi üyelerinden birine bırakılması halinde mesuliyetin ilgili imzaya ait olacağı, o işlemden dolayı müteselsil sorumluluğun cari olmayacağı ifade edilmiştir.

Bu hükümlerin değerlendirilmesinden, anonim şirketlerde şirketten tahsil edilemeyen vergi alacağının anonim şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınan yöneticilerin malvarlığından tahsil edilebileceği sonucu ortaya çıkmakta, şirket yönetim kurulu üyesi bulunmakla birlikte şirketi temsile ve ilzama yetkili kılınmayan yöneticilerin şirketin borcu nedeniyle takip edilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden ……. Boya San. ve Tic. A.Ş’nin ödenmeyen vergi borçlarının, yönetim kurulu üyesi olan davacıdan tahsili amacıyla davacıya ait üç adet araç üzerine dava konusu haciz işleminin uygulandığı görülmekte ise de, dosyada mevcut Ticaret Sicil Gazetesi suretlerinden, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde yönetim kurulu başkanı …’nın şirketi temsil ve ilzama münferiden yetkilendirildiği, davacının şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının borçlu şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı açık olduğundan, taşınmazları üzerine uygulanan haciz işleminde ve davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.

 

2018-10-10T07:19:36+00:00